Hayati İnanç’ın Türkçe için kurguladığı cümlenin analizi
Önünüze sosyal medyada mutlaka düşmüştür Hayati İnanç adlı biri bir söyleşi sırasında şu cümleyi kuruyor
“Bakkaldan aldığım somun içine peynir koyup sandviç yaptım,balkona oturup hanımın getirdiği çay ve su beraberinde afiyetle yedim. cümlesi kökenleri itibarıyla Bakkal Arapça, Somun Rumca, Peynir Farsça, Sandviç İngilizce, Balkon Fransızca, Hanım Moğolca, Çay ve Su Çince, Beraber Farsça, Afiyet Arapça, Yedim Türkçedir. Yer misin?”
Sonundaki ifadeye dikkat ediniz …
Yer misin diye soruyor … Etrafına topladığı cahiller ve Türkçeye saldırmak için hazır kıta bekleyenler kendi dillerinin aşağılanmasından keyif alıyor olmalılar ki coşkuya kapılıyorlar.
Çoktan seçmeli sorularla yapılan tuzağı herkes bilir bilmeyende öğrensin seçenekleri sen belirlersen cevap mutlaka senin istediğin olur.
Hayati İnanç’ın kurgu cümleside aynı bunun gibi Türkçe ifadeler yerine özenle toplama kelime seçmesi olması ayrıca onun karşısındakilerinde yazar/hoca illa balkonda yemek zorunda mısın diyemeyeceklerden oluştuğundan kendi çalıp kendi oynamıştır.
Cahillere gerçek/bilgi sunarak onların aydınlanmayacağını bilmekteyim lakin bu kişilerle muhatap olacaklara bir girizgah olması ve Türkçe sevdalılarının bu tiplere karşı mücadelesinde Davudun Golyata attığı taş hikayesindeki gibi yazıyı yazma gereği hissettim.
Analize başlayalım ;
“Bakkaldan aldığım somun içine peynir koyup sandviç yaptım,balkona oturup hanımın getirdiği çay ve su beraberinde afiyetle yedim.”
öncelikle bu cümle zaten kuruluş kurgu itibariyle varmak istediği Türkçe zaten toplamadır önergesine ulaşmak amacıyla bir araya getirilmiştir.
Ve bunu yaparken o kadar saçma aptal bir mantık kullanmıştır ki şuradan anlayabilirsiniz.
- Hiçbir Türk “sandaviç” yerken hem “su” hem “çay” ikilisi aynı anda kullanmaz , yani yapılan sandaviç ya su yada çayla tüketilir burada başka dillerden ne çok kelime almışsınız demek istemek için kelime kalabalığı yapılmıştır.
- olaki Türk kişisi hem çay hem su ile bu yapılan sandaviçi yemek istemektedir o zamanda şu garabet ortaya çıkar “çay ve su beraberinde” gibi bir kelime öbeği nasıl saçma bir ifadedir. Bir Türk bu ifadeyi illa kurması anlatması gerekirse “çay ve suyla afiyetle yedim” der veya “su ve çayla” diye cümle kurar. Cümle benim dediğim şekilde kurulduğunda ki doğru kurulum budur Türkçe Enerji Verimli bir dildir çok söylemez az şeyle çok ifade eder.
- Hayati cümleyi kurarken cümlenin kuruluş zamanı ile ilgili bilgi vermeyip tarihsel kodlama yapmıyor ancak kelime kökenlerine gelince araplardan moğallara farslara tarihleme yapmakta bir sakınca görmemekte. Buradaki “Hanım” kelimesinde görmekteyiz , Erkek Türkler (diyerek üstüne basıyorum çünkü bu cümle zayıf bir karakterin kendi kıt aklınca Türkçeye tuzak kurmasıdır) hayat arkadaşları için zaman içinde birçok ifade kullanmıştır. Modern zamanlarda kullanılan ifade ise “EŞ” tir. Hayati İnanç ise hala kullanılan ama kurgu cümlesi için Türkçeyi aşağılamakta beis görmeyeceği “hanım” kelimesini seçerek Moğolcadan bile kelime almışsınız demektedir ki insanın bre densiz diyesi geliyor Türkler başlıya baş eğdirmiş dizliye diz çöktürmüş bir millettir tabiki kelime alacak kelime verecektir hükmettiği diğer dillere. “Eşinin getirdiği sandaviçi” bile yiyemeyen bunu ne bilsin.
- Gelelim kurulan tüm tuzağı yıkmaya her dilde belli terimler kalıplaşmıştır o ürünü hizmeti ilk bulan milletin kelimesiyle veya onu ilk bulan kişinin adıyla anılır ve diğer dillerde o şekilde kullanır buna terim denir. Bu gıda içinde aynıdır. “Sandaviç” Ortaya çıkışı Sandwich 4. kontu John Montagu kumar oynarken yemek için ara vermek istemediğinden masasına dilimlenmiş et ve ekmek getirtiyordu. Bu biçimde yenen yemek kısa sürede moda oldu ve kontun adıyla tanımlanarak başka Avrupa dillerine de girdi. Dünyada bu şekilde ayaküstü hızlı bir yemek hazırlayacaksanız adı budur ve siz illa sandaviç yiyecekseniz öyle adlandırırsınız diğer dünya milletleri ve dilleri gibi. Bu tuzak cümledeki her kelime için kurulmuştur. Ekmekarası olamıyor yani “Eşinin getirdiği ekmekarasını ” yiyemiyor beyfendi illa sandaviç yiyecek ki Türkçeye çakabilsin.
- Yukarıdaki terim anlam kısmını “balkon” içinde tuzaklamış. Balkonda mimari bir terimdir ve fransızcadır ancak dünyada o mimari şekline acaba “balkon” demeyen var mıdır ? Tabiki yok ama Türkçeyi aşağılamak için illa o yemek balkonda yenecek ki bak dilinizde fransızca kelime varmış Türkler diyebilsin hatta üstüne birde siz bunları kullanmadan konuşamazsınız gibi imalar yapılsın.
- Terim tuzaklaması su ve çay içinde yapılmıştır. Belli kullanımlar coğrafyaya aittir ve oradaki tüm milletler aynı veya benzer şekilde kullanır “su” kelimesi de böyledir. Çince diyerek Türk kullanımından ayrı düşünmek saçmalıktır. Ayrıca “çay” terimi çok ilginçtir. Çay ile dünyanın birçoğu geç zamanlarda tanışmıştır buna rağmen iki yaygın kullanım vardır bizim kullandığımız çay diğeri ise tea dir. Ne çay ve ne de tea kullanımları bize ait olmadığı gibi diğer milletlere de ait değildir. Yaptığım incelemede çay ifadesi çay bitkisini/ne kara yoluyla ulaşanlara ait kullanım tea ( ve benzer seslemeler) deniz yoluyla ulaşanlar tarafından benimsenmiştir. Siz tabiki Türkçe kelimeler cümlenizde az olsun diye ekmekarasını (sandaviç) ayranla yemezsiniz ki kurguladığınız cümlede Türkçe kelime sayısı artmasın.
- Rumca zorlamasına da değinmeden etmeyelim yine usta hırsız ev sahibini bastırır dedikleri gibi usta bir dolandırıcılıkla Türk kişisi bakkala gidip “somun” alıyor ama nedense aklına” ekmek”gelmiyor. İlla somun alsın ki cümledeki Türkçe kelime sayısı azalsın.
- Ayrıca içine konacak birçok ürün varken illa peynir koyulsunki farsça densin ki farsçadan kökenli ancak anlamında söyleniş olarak da uzaklaşan bir kelimeyle kullanıyoruz “panir” / “peynir”. Sucuk koysa ama Türkçe olurdu değil mi ?
- Bakkal kelimesi ise yine orta çağda alışverişle oturan bir terimdir yani Türkçe bir karşılığının olmaması da doğaldır. Türkçe enerji verimli bir dil derken bunu kastediyoruz ifade kolaylığı mevcutsa aynen değilse kelimeyi öz kökeninden koparıp Türkçe takılarla kullanmak Türklere hep daha kolay gelmiştir.
Bakkaldan aldığım somun içine peynir koyup sandviç yaptım,balkona oturup hanımın getirdiği çay ve su beraberinde afiyetle yedim.
yeniden yazalım mı ?
“Bakkaldan aldığım ekmek içine sucuk koyup ekmekarası yaptım çıkmada oturup eşimin getirdiği ayranla güzelce yedim” Hayati bunu da kökenlerine ayırsın